Merkez Bankaları (Fed, ECB, TCMB) Kararları Pariteleri Nasıl Hareket Ettirir?
BY Ahmet Demir
|Kasım 25, 2025Döviz piyasasında ekranı açtığınızda gördüğünüz her kur hareketinin arkasında görünmez ama çok güçlü bir mekanizma vardır: para politikası. Faiz kararları, basın toplantılarında kullanılan tek bir ifade, hatta bir cümlenin tonundaki değişiklik bile saniyeler içinde EURUSD, USDTRY veya EURTRY’de ciddi dalgalanmalara yol açabilir.
Özellikle Fed, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) söz konusu olduğunda, alınan her karar sadece yerel ekonomiyi değil küresel sermaye akımlarını da yeniden şekillendirir. Bu nedenle, merkez bankası takvimi, “Fed faiz kararı ne zaman 2025” gibi aramalar ve toplantı notları, dövizle işlem yapan herkes için neredeyse günlük takip edilmesi gereken başlıklara dönüşmüş durumdadır. Aşağıda, teknik jargona boğmadan, ama yüzeyde de kalmadan kararların nasıl okunduğunu, paritelere nasıl yansıdığını ve bu çerçevede para politikası ile kur hareketleri arasındaki ilişkiyi adım adım ele alacağız.
Merkez Bankası Kararları ile Döviz Pariteleri Arasındaki Temel Bağ
Merkez bankalarının ilk bakışta “soyut” görünen kararlarını, döviz kurları açısından daha somut hale getirmek için üç ana kanaldan söz etmek mümkündür: faiz farkı, beklentiler ve risk iştahı. Bunların her biri, farklı şekilde ama aynı sonuca hizmet eder: bu da sermayenin bir para biriminden diğerine kaymasıdır.
Faiz farkı kanalı: getiri arayışı ve kur
Yatırımcı oldukça basit bir soruya cevap arar: “Paramı hangi para biriminde tutarsam daha fazla getiri elde ederim?” Tam da burada Merkez Bankası Para Politikası devreye girer. Politika faizi yükseldiğinde, o para biriminde mevduat faizi, devlet tahvili getirisi ve genel olarak yerel para cinsinden finansal ürünlerin cazibesi artar. Teorik olarak, daha yüksek getiri sunan para birimine talep artar, bu da ilgili para biriminin değerlenmesine, yani kurun düşmesine veya diğer para birimlerine karşı güçlenmesine yol açar.
Fed’in faiz artırdığı, ECB’nin ise daha temkinli kaldığı bir dönemi düşünelim. Böyle bir ortamda, dolar cinsi varlıkların getirisi göreli olarak yükseldiği için sermaye akımı dolara kayabilir; bu da genellikle EURUSD paritesinde aşağı yönlü baskı anlamına gelir. Benzer şekilde TCMB’nin güçlü ve tutarlı bir sıkılaştırma sürecine girdiği dönemlerde, TL varlıklarına ilgi artabilir ve USDTRY’de görece dengelenme veya geri çekilmeler gözlenebilir.
Beklentiler ve “sürpriz” etkisi
Piyasa, çoğu zaman kararı önceden fiyatlar. Bu yüzden sadece alınan karara değil, beklenenden ne kadar farklı olduğuna da bakmak gerekir. Örneğin, analistlerin büyük çoğunluğu Fed’in 25 baz puanlık artış yapacağını öngörüyorsa ve bu gerçekleşiyorsa, kur üzerinde ilk tepki sınırlı kalabilir. Esas hareket ise iletişim metninde kullanılan ifadelerde gizlidir.
Burada “şahin” ve “güvercin” ton ayrımı öne çıkar; fakat kavramları günlük dilde düşünmek daha faydalıdır. Merkez bankası enflasyon risklerini vurgulayıp daha fazla sıkılaşma sinyali veriyorsa, bu para birimini destekleyici bir söylemdir. Tam tersine, büyüme risklerine dikkat çekip gevşemeye açık kapı bırakıyorsa, ilgili para birimi üzerinde baskı oluşabilir.
Dolayısıyla, sadece karar günü değil, karar öncesi süreçte yapılan açıklamalar, “Fed toplantısı ne zaman Eylül 2025” gibi takvim odaklı beklentiler ve ekonomist raporları, paritelere yavaş yavaş sızan bir bilgi akışını oluşturur. Bu da grafikte zaman zaman “haber gelmeden hareket eden kur” görüntüsünü açıklar.
Likidite, risk iştahı ve güven
Bir de işin psikolojik ve küresel boyutu vardır. Dünya genelinde risk iştahının yüksek olduğu, borsaların güçlü seyrettiği ve büyüme hikâyelerinin baskın olduğu dönemlerde yatırımcılar, daha yüksek getiri sunan gelişen ülke para birimlerine yönelmeye daha isteklidir. Bu çerçevede, TCMB gibi merkez bankalarının kredibilitesi, enflasyonla mücadele kararlılığı ve iletişim dili TL üzerindeki güveni artırabilir veya zayıflatabilir.
Tersine, küresel bir şok, jeopolitik risk veya sert bir resesyon endişesi ortaya çıktığında, güvenli liman olarak görülen para birimlerine (örneğin ABD doları) yönelim artar; gelişen ülke kurları ise baskı altında kalır. Bu tür dönemlerde, tek başına Para Politikası kararı bile tüm tabloyu tersine çevirmekte zorlanabilir; çünkü küresel dalga daha güçlüdür.
Fed, ECB ve TCMB: Kısaca Rol ve Etki Alanları
Her merkez bankası aynı derecede etkili değildir. Fed, ECB ve TCMB’yi paritelere yansıyan etkileri açısından birbirinden ayırmak, kur hareketlerini doğru okumak için önemlidir.
Fed: Dolar’ın ve küresel finansın ağırlık merkezi
Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası olan Fed, sadece ABD ekonomisinden sorumlu gibi görünse de doların rezerv para olması nedeniyle neredeyse dünyadaki tüm pariteleri dolaylı yoldan etkiler. Fed’in aldığı her faiz oranı kararı, ABD tahvillerinin getirisi üzerinden küresel sermaye akımlarını yeniden dağıtır.
Bu yüzden yatırımcılar “Fed faiz kararı ne zaman 2025” sorusunu sadece ABD odaklı bir merakla sormaz; EURUSD, altın, hisse senetleri ve hatta gelişen ülke tahvilleri açısından da kritik bir yol ayrımıdır bu kararlar. Özellikle sıkılaştırma dönemlerinde, dolar endeksinde gözlenen yükseliş, birçok paritede benzer yönde baskı oluşturabilir.
ECB: Euro Bölgesi ve çapraz pariteler
ECB, Euro Bölgesi’ni düzenleyen ve Euro’nun istikrarını hedefleyen kurumdur. Onun aldığı kararlar, doğrudan EURUSD, EURGBP, EURJPY gibi majör pariteleri; dolaylı olarak da EURTRY ve diğer çaprazları etkiler. ECB’nin metinlerinde enflasyon beklentileri, büyüme tahminleri ve risk dengesi anlatılırken kullanılan ton, Euro’nun genel görünümünü şekillendirir.
Avrupa’da enflasyonun yüksek seyrettiği, ancak büyüme endişelerinin de öne çıktığı dönemlerde, ECB’nin dengeyi nasıl kuracağı büyük bir soru işaretidir. Daha fazla sıkılaşma sinyali, Euro’yu destekleyebilir; fazla temkinli ve gecikmeli adımlar dolar karşısında değer kaybına yol açabilir.
TCMB: TL pariteleri ve yerel dinamikler
TCMB, TL’nin değeri ve beklentileri üzerinde en doğrudan etkiye sahip kurumdur. Enflasyon hedeflemesi, kur geçişkenliği, rezerv yönetimi ve finansal istikrar araçları, alınan her kararın USDTRY ve EURTRY üzerinde nasıl bir iz bırakacağını belirler.
Yerel yatırımcı açısından TCMB kararları, çoğu zaman gündelik hayatla birebir bağlantılıdır. Çünkü kur hareketleri; ithal ürün fiyatlarını, enerji maliyetlerini ve dolayısıyla enflasyonu etkiler. Bu zincir içinde Merkez Bankası Para Politikası, sadece teknik bir başlık değil, aynı zamanda satın alma gücünü belirleyen temel faktörlerden biridir.
Para Politikası Araçları: Faiz, Bilanço ve İletişim
Merkez bankalarının elinde, dışarıdan bakıldığında birbirine benzeyen ama etkileri açısından farklılaşan çeşitli araçlar bulunur. Bunların başında politika faizi, bilançonun büyüklüğü ve iletişim stratejisi gelir.
Politika faizi ve kısa vadeli oranlar
En bilinen araç, politika faizidir. Her faiz oranı kararı, kısa vadeli piyasa faizlerini, kredi maliyetlerini ve tasarrufların getirisini doğrudan etkiler. Örneğin, politika faizinin artırılması, bankaların fonlama maliyetini yükseltir; bu da kredi faizlerine yansır. Aynı şekilde, para piyasasında gecelik faizler ve mevduat oranları da bu çerçevede şekillenir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, faiz kararlarının döviz kurları üzerindeki etkisinin her zaman aynı yönde ve aynı şiddette olmamasıdır. Yüksek enflasyon ortamında geç kalmış bir artırım, güveni tam olarak tesis etmeyebilir. Bu nedenle, piyasalar sadece faizin seviyesine değil, zamanlamasına, iletişimine ve genel stratejiye bakar.
Bu çerçevede, küresel enstrümanlara ve paritelere daha geniş bir pencereden bakmak isteyenler için, farklı döviz çiftlerini ve ürünleri bir arada görmek, önemli bir avantaj sağlayabilir. Örneğin, çeşitli enstrümanların nasıl davrandığını toplu halde incelemek isteyen bir yatırımcı, Tio Markets üzerinden Para politikası kararlarının paritelerde nasıl fiyatlandığını anlamak için detaylı enstrüman listesine göz atarak hangi paritelerde hangi koşullarda hareketlerin yoğunlaştığını daha sistematik şekilde takip edebilir.
Bilanço büyüklüğü ve likidite koşulları
Son yıllarda giderek daha fazla konuşulan diğer bir araç da merkez bankası bilançolarının büyüklüğüdür. Tahvil alım programları, yeniden finansman operasyonları ve benzeri adımlar, piyasalara ne kadar likidite verildiğini gösterir. Bilanço genişlediğinde, piyasaya daha fazla yerel para sürüldüğü için bu durum teorik olarak o para biriminin değerini zayıflatabilir; tersi durumda ise sıkılaşma etkisinden söz edilir.
Fed ve ECB örneğinde, bilanço küçültme adımları, yani likiditenin geri çekilmesi, yatırımcıları daha seçici olmaya zorlar. Bu da gelişen ülke kurlarında dalgalanmaları artırma potansiyeline sahiptir.
İletişim stratejisi ve karar metinlerinin dili
Merkez bankalarının karar sonrası yayımladığı metinler, geleceğe dair yol haritası niteliğindedir. Enflasyon beklentileri, büyüme tahminleri, risk vurguları ve olası senaryolara ilişkin ifadeler, piyasalar tarafından satır satır incelenir. Burada kullanılan dil, kimi zaman faiz kararı kadar güçlü bir etki yaratabilir.
Örneğin, faiz artışı sınırlı olsa bile, “gerekirse ilave sıkılaştırma yapılacaktır” gibi güçlü bir ifade, ilgili para birimini destekleyebilir. Tam tersi, enflasyon halen yüksekken fazla iyimser bir ton kullanılması, para birimi üzerinde baskı oluşturabilir. Bu nedenle para politikası kararlarını değerlendirirken, sadece rakamlara değil, cümlelerin alt metnine de bakmak gerekir.
Kararların Paritelere Yansıması: Örnek Senaryolar
Teori bir yana, pratikte neler olduğuna bakmak her zaman daha öğreticidir. Farklı senaryolar üzerinden Fed, ECB ve TCMB kararlarının paritelerde nasıl iz bıraktığını düşünelim.
Şahin Fed senaryosu: Doların güçlenmesi
Piyasanın büyük çoğunluğu “Fed bu toplantıda faizi sabit tutar” diye beklerken, enflasyon verilerinin beklenenden yüksek gelmesiyle birlikte sürpriz bir artırım açıklandığını varsayalım. Bu durumda, ABD tahvil getirileri hızla yükselir, dolar endeksi güç kazanır ve EURUSD başta olmak üzere birçok parite dolar lehine hareket eder.
Burada ilginç olan, karar öncesi dönemde yapılan fiyatlamalardır. Eğer yatırımcılar, belirli ipuçları nedeniyle zaten sıkılaşma ihtimalini fiyatlamaya başlamışsa, karar anındaki hareket görece sınırlı kalabilir. Aksi halde, sürpriz etkisi çok daha sert dalgalanmalara yol açabilir.
Bu makalenin devamında ECB ve TCMB’ye özel senaryolar, ekonomik veri takviminin kullanımı, “faizcilik nasıl yapılır” aramasının arkasındaki yanlış algılar, risk yönetimi ve uzun vadeli para politikası trendlerinin paritelere etkisi gibi başlıkları ayrıntılı şekilde açacağız.
Güvercin ECB senaryosu: Euro’nun baskı altında kaldığı dönemler
Bu kez de tersi bir tabloyu düşünelim. Enflasyon hâlâ hedefin üzerinde, ancak büyüme verileri zayıflıyor ve işsizlikte artış sinyalleri var. Böyle bir ortamda ECB, faiz artırımlarını durdurduğunu ve gerekirse gevşeme adımlarını değerlendireceğini ima eden “güvercin” bir dil kullanabilir.
Bu durum, özellikle EURUSD başta olmak üzere Euro çaprazlarında baskı yaratır. Yatırımcı, “eğer Euro Bölgesi çok sıkılaşamayacaksa, uzun vadede Euro’nun getirisi sınırlı kalabilir” diye düşünür. Sonuçta sermaye, daha yüksek veya daha istikrarlı getiri vadeden para birimlerine kaymaya başlar.
Burada dikkat çekici olan, ECB kararlarının tek başına değil, Fed ile birlikte okunması gerektiğidir. Fed görece şahin, ECB ise güvercinse, iki para birimi arasındaki faiz farkı açılır ve bu, uzun vadeli trendleri bile etkileyebilir. Bu yüzden, sadece tek bir bankanın değil, küresel ölçekte büyük üçlünün (Fed, ECB, TCMB) birlikte değerlendirilmesi gerekir.
TCMB sürpriz kararı: beklentiler, güven ve kur tepkisi
TCMB tarafında ise sürpriz etki genellikle daha belirgin olur. Beklentiden yüksek bir faiz artırımı, özellikle enflasyonla mücadeleye yönelik güçlü bir iradeyle destekleniyorsa, kısa vadede TL lehine sert hareketler görülebilir. USDTRY ve EURTRY’de gerilemeler, hacimli işlemlerle birlikte ortaya çıkabilir.
Ancak burada sadece rakam değil, çerçeve önemlidir. Karar metninde fiyat istikrarına vurgu yapılıyorsa, ileriye dönük sıkı duruşun süreceği açıkça belirtiliyorsa ve iletişim tutarlıysa, güven kanalı aracılığıyla TL’ye yönelik algı güçlenir. Tam tersi durumda, yani anı ve gerekçesi iyi anlatılmamış bir faiz indirimi, kurda hızlı yükselişlere yol açabilir.
Bu noktada, dövizle işlem yapmak isteyen bir yatırımcının, sadece “faiz kaç oldu?” diye bakması yetmez. Kararın bağlamını, enflasyon görünümünü, diğer merkez bankalarının duruşunu ve piyasadaki genel risk iştahını birlikte değerlendirmesi gerekir. Aksi hâlde, görünen rakamla çelişen kur hareketleri kafa karıştırabilir.
Ekonomik Veri Takvimi, Beklentiler ve Kararları Okuma Biçimi
Merkez bankası kararları gökten bir anda düşmüyor; çoğu zaman aylık ve üç aylık veri akışının bir sonucudur. Dolayısıyla, paritelerdeki hareketleri anlamak için veri takvimine ve temel verilere sistematik şekilde bakmak gerekir.
Hangi veriler paritelere en çok yansır?
Enflasyon verileri (TÜFE, Çekirdek Enflasyon, Kişisel Tüketim Harcamaları (PCE)), istihdam göstergeleri, büyüme (GSYH) ve satın alma yöneticileri endeksleri, doğrudan para politikası beklentilerini etkiler. Örneğin, ABD’de beklenenden çok daha yüksek gelen enflasyon, Fed’in daha uzun süre elini sıkı tutacağı beklentisini güçlendirir; bu da doları destekleyebilir.
Benzer şekilde, Euro Bölgesi’nde büyüme verilerinin zayıflaması, ECB’nin daha temkinli davranacağı ve faiz artırımlarını sınırlı tutacağı algısını güçlendirebilir. Bu algı da EURUSD’de aşağı yönlü baskı yaratabilir.
Burada asıl mesele, ham veriyi değil, verilere bağlı beklenti değişimini okumaktır. Yani “veri ne geldi?” durumundan çok, “beklentiden ne kadar sapma var ve bu sapma merkez bankasının yol haritasını değiştirir mi?” sorusuna odaklanmak gerekir.
Ekonomik verilerin bu karmaşık zincirini sadeleştirmek ve Ekonomik verilerin parite hareketlerine etkisini doğru yorumlamak için, temel analiz mantığını adım adım anlatan kaynaklar oldukça değerlidir. Bu bağlamda, ekonomik verilerin nasıl okunup merkez bankalarının olası tepkisine bağlandığını anlatan detaylı bir rehbere şu sayfa üzerinden ulaşmak mümkündür: Ekonomik verilerin parite hareketlerine etkisini doğru yorumlamak.
Takvim odaklı beklentiler: Fed ve diğerleri
Yatırımcıların “fed faiz kararı ne zaman 2025” veya daha spesifik olarak “Fed toplantısı ne zaman Eylül 2025” sorularını sıkça sormasının nedeni, karar günlerinde volatilitenin artmasıdır. Takvim belli olduğu için piyasa bu tarihler etrafında pozisyon alır, risk azaltır ya da spekülatif pozisyonlarını artırır.
Bu nedenle, ekonomik takvim ve merkez bankası toplantı takvimi, dövizle işlem yapan herkes için temel rehber niteliğindedir. Karar günlerinde, paritelerde görülen geniş spreadler, ani zıplamalar ve hızlı trend değişimleri, takvimi dikkate almadan işlem yapanlar için ciddi riskler doğurabilir.
İşlem Stratejileri, Risk Yönetimi ve “Faizcilik” Algısı
Merkez bankası kararlarının paritelere etkisini anlamak bir konu; bu bilgiye dayanarak işlem stratejisi üretmek başka bir konudur. Burada sıkça karıştırılan kavramlardan biri de “faizcilik” tartışmalarıdır.
“Faizcilik nasıl yapılır?” sorusunun arkasındaki yanlış algı
Zaman zaman “faizcilik nasıl yapılır” gibi aramalar, yatırımcının kafasındaki karışıklığı yansıtır. Döviz piyasasında bireysel yatırımcının yaptığı şey, bankacılık anlamında faizcilik değildir; daha çok, farklı para birimleri arasındaki getiri farklarından ve fiyat hareketlerinden yararlanmaya çalışmaktır.
Örneğin, iki ülke arasındaki faiz farkını dikkate alan taşıma işlemleri (carry trade), teoride daha yüksek faiz sunan para birimine yönelmeyi içerir. Ancak bu, kuru da içine alan karmaşık bir denklemden ibarettir. Kurda aleyhte bir hareket olduğunda, faiz avantajı bir anda eriyebilir.
Dolayısıyla, merkez bankası kararlarını kur hareketleriyle birlikte okumak, sadece “faiz yüksek, o hâlde avantaj var” gibi basit bir bakış açısından çok daha sağlıklıdır. Çünkü merkez bankası para politikası, hem faizi hem de güven unsurunu hem de uzun vadeli beklentileri kapsar.
Stratejileri test etmek: Demo hesapların rolü
Kur kararlarına göre strateji geliştirmek, teorik düzeyde kolay görünse de pratikte psikoloji, risk yönetimi ve disiplin gerektirir. Gerçek para ile deneme yapmak, özellikle karar günlerinde, ciddi kayıplara yol açabilir.
Bu nedenle, farklı senaryoları, karar metinlerine verilen tepkileri ve volatilite dönemlerinde kullanılan emir türlerini önce sanal ortamda denemek, uzun vadede daha sağlıklı bir yol olabilir. Bu noktada, Tio Markets üzerinde Merkez bankası kararlarını test etmek için demo hesap açmak ve bu hesap aracılığıyla karar günlerinde, veri açıklamalarında, farklı paritelerde nasıl hareketler oluştuğunu risksiz şekilde izlemek mümkündür.
Bu tür bir pratik hem duygusal tepkilerinizi tanımanıza hem de merkez bankası kararlarının paritelere yansımasını kendi gözlerinizle görmenize yardımcı olur. Böylece, kur hareketlerini başkalarının yorumlarından değil, kendi deneyiminizden okuma şansınız olur.
EUR/USD ve Diğer Majör Pariteler Üzerinden Örnekler
Döviz piyasasında, merkez bankası kararları denildiğinde akla gelen ilk paritelerden biri EURUSD’dir. Çünkü bu parite, Fed ve ECB kararlarının adeta ortak kesişim noktasıdır.
EURUSD: İki büyük merkez bankasının bileşkesi
EURUSD’nin hareketini anlamak için, Fed’in ve ECB’nin eş zamanlı duruşunu kıyaslamak gerekir. Örneğin, Fed sıkılaşma sürecine devam ederken ECB zorunlu olarak daha yavaş davranıyorsa dolar lehine bir eğilim görebiliriz. Tam tersi durumda, yani Fed yavaşlarken ECB enflasyonu kontrol altına almak için daha kararlı adımlar atıyorsa, Euro lehine hareketler öne çıkabilir.
Bu çerçevede, parite üzerinde işlem yapmak isteyen bir yatırımcı için, merkez bankası iletişim metinlerini takip etmek kadar bu metinlere dayalı stratejileri somut örneklerle görmek de önemlidir. Bu noktada, EUR/USD paritesinde işlem stratejilerini uygulamalı öğrenmek için hazırlanmış detaylı bir rehber, kararların parite üzerindeki etkisini somut senaryolarla açıklayabilir: EUR/USD paritesinde işlem stratejilerini uygulamalı öğrenmek.
Bu tür içerikler, örneğin faiz farkı, veri takvimi, merkez bankası iletişimi ve teknik seviyelerin birlikte değerlendirilmesini ele aldığı için salt teoriyi değil, uygulamayı da kapsar.
Diğer pariteler ve yerel boyut
Tabii ki hikâye sadece EURUSD ile sınırlı değildir. USDTRY, EURTRY, GBPUSD, USDJPY gibi pariteler, farklı merkez bankalarının kararlarının kesiştiği diğer alanlardır. Özellikle gelişen ülke paralarında, yerel politikalar, jeopolitik riskler ve ülke risk primi gibi faktörler de devreye girer. Bu nedenle, her pariteyi kendi bağlamı içinde değerlendirmek; ama ana çerçeve olarak yine para politikası eksenini kullanmak gerekir.
Sonuç: Para Politikası Kararlarını Okumayı Öğrenmek
Özetlemek gerekirse, döviz piyasasında gördüğünüz ani sıçramalar, sert geri çekilmeler ya da uzun soluklu trendler, çoğu zaman merkez bankalarının kararlarına ve bu kararların algılanış biçimine dayanır. Fed, ECB ve TCMB; farklı ölçeklerde de olsa, paritelere yön veren en önemli kurumlardandır.
Her faiz oranı kararı, her basın toplantısı ve her güncellenen proje, yatırımcıların zihninde yeni bir beklenti seti yaratır. Bu beklentiler, sermayenin bir para biriminden diğerine akmasına, dolayısıyla kurların yeniden dengelenmesine yol açar.
Bu nedenle, döviz piyasasında daha bilinçli hareket etmek isteyen bir yatırımcı için, grafik okumak, teknik seviye takip etmek kadar; karar metinlerini, ekonomik verileri ve toplantı takvimini anlamak da kritik önemdedir. Ek olarak, ekonomik verilerin yorumlanmasına ilişkin rehberler ve parite bazlı strateji yazıları, Ekonomik verilerin parite hareketlerine etkisini doğru yorumlamak ve EUR/USD paritesinde işlem stratejilerini uygulamalı öğrenmek gibi başlıklar altında derlenmiş bilgiler, bu süreci daha sistematik hâle getirir.
Son olarak, döviz piyasasında sürdürülebilir bir yaklaşım geliştirmek, “tek hamlede başarı” durumundan ziyade, zaman içinde merkez bankalarının dilini ve karar alma mantığını öğrenmekle mümkündür. Bu mantığı kavradıkça, ekranınızdaki rakamların rastgele değil, belirli bir çerçeve içinde hareket ettiğini daha net görebilirsiniz. Ve tam da bu noktada, para politikası kavramı, soyut bir teoriden çıkıp, günlük işlem kararlarınızı şekillendiren somut bir rehbere dönüşür.

Risk feragatnamesi: CFD'ler karmaşık enstrümanlar olup, kaldıraçtan dolayı hızla para kaybedilmesi gibi yüksek seviyede risk söz konusudur. CFD'lerin işleyişini ve para kaybetme riskini alma hususunu anlayıp anlamadığınızı gözden geçirmelisiniz. Kesinlikle kaybetmeyi göze alamadığınızdan fazla para yatırmayın. Profesyonel müşterilerin karşı karşıya kaldığı kayıplar, yatırılan parayı aşabilir. Lütfen risk uyarısı politikamızı okuyun ve tam olarak anlamadığınız hususlar varsa, bağımsız profesyonel tavsiye alın. Bu bilgiler, ABD ve OFAC (Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi) dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla, belirli ülkelerde/bölgelerde ikâmet edenlere gönderilmek veya bu kişilerce kullanıma yönelik değildir ve bu amaç doğrultusunda hazırlanmamıştır. Şirket, yukarıda belirtilen ülke listesini kendi takdirine bağlı olarak değiştirme hakkını saklı tutar.
Join us on social media

Ahmet Demir, mühendislik geçmişini küresel piyasalara ve yatırıma olan derin ilgisiyle birleştiriyor. Problem çözme ve veri analiziyle olan ilgisi, onu ticaret dünyasını keşfetmeye doğal olarak yönlendirdi ve burada son beş yılını pratik stratejiler ve içgörüler geliştirerek geçirdi. Yazıları aracılığıyla, Ahmet karmaşık finansal fikirleri açık ve uygulanabilir bilgilere dönüştürmeyi amaçlıyor. Misyonu, diğerlerini ticarete güvenle ve bilinçli bir zihniyetle yaklaşmaya ilham vermektir.
Related Posts





