Volatilite Ölçümü (ATR) ve Stop Yerleştirme, Mekanik bir Yaklaşım
BY Ahmet Demir
|Kasım 27, 2025Finansal piyasalarda işlem yaparken çoğu yatırımcı önce giriş seviyesine ve potansiyel kazanca bakar. Oysa asıl sorulması gereken soru çoğu zaman çok daha basittir: “Bu pozisyon ne kadar dalgalanmanın içinde nefes alabilecek?” Tam da burada, birçok kişinin internette arattığı ATR indikatörü nedir sorusu devreye girer; çünkü fiyatın ne kadar dalgalandığını sayısal olarak ölçemediğiniz sürece, koyduğunuz zararı durdur (stop-loss) seviyesi çoğu zaman ya gereğinden fazla sıkı kalır ya da gereksiz yere geniş olur.
Bu yazıda, ATR’nin (Ortalama Gerçek Aralık) ne olduğuna sadece yüzeysel olarak bakmakla yetinmeyeceğiz; volatilite ölçümüyle stop yerleştirmeyi mekanik bir çerçeve içinde nasıl birleştirebileceğinizi adım adım ele alacağız. Yer yer teknik kavramlara gireceğiz, ancak dili olabildiğince sade tutmaya çalışarak konunun hem yeni başlayan hem de tecrübeli yatırımcılar için anlaşılır olmasını hedefleyeceğiz. Zaman zaman kendi gözlemlerimizden, pratikte karşılaşılan tipik hatalardan da bahsedeceğiz. Böylece teorik bilgi uygulamadan kopuk kalmayacaktır.
Volatilite, Risk ve ATR’ye Genel Bakış
Önce temel kavramları netleştirmek faydalı olacaktır. Volatilite, en basit hâliyle, fiyatın belirli bir dönem içinde ne kadar dalgalandığını gösteren bir ölçüdür. Trend yönünü değil, sadece hareketin şiddetini ifade eder. Bazı günler piyasada adeta “sessizlik” hâkimken bazı dönemlerde tek bir habere bağlı olarak fiyatlar birkaç dakika içinde oldukça geniş bir aralıkta salınabilir. İşte bu farklı dönemleri, duygulara kapılmadan sayısal bir gösterge ile takip etmek gerekir.
Tam burada pek çok kişinin merak ettiği borsa ATR nedir sorusuna yaklaşmış oluruz. ATR (Average True Range- Ortalama Gerçek Aralık), bir enstrümanın belirli bir geçmiş dönemdeki ortalama gerçek fiyat aralığını ölçer. Gerçek aralık kavramı, sadece gün içi en yüksek ve en düşük seviyeleri değil, önceki gün kapanışı ile yeni günün açılışı arasında oluşan fiyat boşluklarını (gap’leri) da hesaba katar. Dolayısıyla, sıradan bir “yüksek–düşük” aralığına göre çok daha gerçekçi bir tablo sunar.
Burada dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da ATR’nin yönsüz bir gösterge olmasıdır. Yani ATR yükselirken fiyat düşüyor da olabilir yükseliyor da. Burada indikatör sadece dalgalanmanın büyüklüğünü özetler. Bu ayrım, stop seviyelerini belirlerken son derece kritiktir; çünkü amaç, trendin yönünü tahmin etmek değil fiyatın doğal dalgalanmasına ne kadar alan tanınması gerektiğini objektif biçimde görmekten ibarettir.
ATR İndikatörünün Temel Mantığı
Birçok yatırımcı, platformunda hazır bulunan ATR indikatörünü grafik üzerinde görür; ancak çoğu zaman bu çizginin ardındaki mantığı detaylı şekilde düşünmez. Oysa bu mantığı anlamak, mekanik stop sistemleri kurarken önemli bir avantaj sağlar.
True Range kavramı
ATR’nin temelini “True Range” yani gerçek aralık oluşturur. Bu aralık, üç farklı değerden en büyüğü olarak tanımlanır:
- Gün içi en yüksek – gün içi en düşük
- Gün içi en yüksek – önceki kapanış
- Gün içi en düşük – önceki kapanış
Bu üç değerden hangisi daha büyükse o günün gerçek aralığı odur. Böylece, örneğin sert bir açılışla oluşan gap’ler de hesaba katılarak o gün yaşanan toplam dalgalanma daha doğru biçimde yakalanır. Klasik “yüksek–düşük” farkı, bu tür boşlukları çoğu zaman gözden kaçırdığı için risk ölçümü açısından eksik kalabilir.
ATR değeri nasıl oluşturulur?
Gerçek aralık, tek bir gün için oynaklığı gösterir. Ancak yatırım kararları verirken, genelde tek bir güne değil, son X güne bakmak istenir. İşte bu noktada devreye ortalama kavramı girer. ATR, belirlenen periyot (örneğin 14 gün) boyunca hesaplanan gerçek aralıkların hareketli ortalamasıdır.
Bu süreç, basitçe şu soruya yanıt verir: “Son 14 işlem gününde bu enstrüman ortalama olarak ne kadar bir fiyat aralığında hareket etmiştir?” Böylece, ATR indikatör hesaplama mantığı, geçmişe dayalı bir dalgalanma profili sunar ve yatırımcıya şöyle bir çerçeve verir: “Yeni bir pozisyon açtığınızda, istatistiksel olarak fiyatın doğal dalgalanmasının bu ortalama aralık içinde kalmasını bekleyebilirsiniz.”
Bu noktada birçok kişi doğal olarak “Peki ATR nasıl hesaplanır?” diye merak eder. Matematiksel formülü teknik olarak görebilirsiniz; çoğu platform bunu otomatik yapar. Önemli olan, rakamın anlamını kavramaktır. Örneğin, bir döviz çiftinde ATR’nin 0,0100 olması, son dönemde günlük ortalama 100 pip’lik bir hareket aralığı olduğunu işaret eder. Hisse senedinde ise bu değer, örneğin 2,50 gibi bir rakam olabilir. Seviyeler farklı olsa da kavram aynıdır: ATR ne kadar yüksekse, dalgalanma o kadar fazladır.
“ATR indikatör” ifadesi neden bu kadar sık geçiyor?
Türkçe kaynaklarda bazı yatırımcılar “ATR indikatör” gibi kısaltılmış bir kullanım tercih eder. Burada kastedilen şey, esasında aynı göstergedir. İster tam adıyla ister kısaltma ile anılsın, bu indikatörün en önemli özelliği fiyat seviyesinden bağımsız olmasıdır. Yani 1 dolarlık bir enstrümanda da 100 dolarlık bir enstrümanda da ATR’nin sunduğu anlam aynıdır: Oynaklık.
Bu, stop yerleştirme açısından büyük bir avantajdır. Sabit pip veya sabit fiyat mesafelerine göre değil, göreli oynaklığa göre stop mesafesi belirlemek sistematik risk yönetiminin temel taşlarından biridir.
Volatilite Odaklı Düşünmek: Neden ATR Tabanlı Stop?
Zararı durdur (stop-loss) seviyelerini belirlerken çoğu yatırımcının zihninde şu tür düşünceler dolaşır: “Şu seviyenin altına inse artık bu pozisyonu taşımak istemem” ya da “Bu fiyatın altı riskli bölge.” Bu tür yaklaşımlar tamamen yanlış değildir, ancak önemli bir eksik barındırır, o da şudur: volatiliteyi her zaman hesaba katmazlar.
Örneğin, yüksek volatilitenin hâkim olduğu bir dönemde, fiyat doğal dalgalanma içinde sizin belirlediğiniz “kritik” seviyeye değip geri dönebilir. Stop olduktan sonra fiyat yeniden trend yönünde devam edebilir. Bu durum, yatırımcı psikolojisi üzerinde oldukça yıpratıcı bir etki yaratır. Bir süre sonra, “Stop koymasam mı?” gibi, risk yönetimi açısından son derece tehlikeli düşünceler doğmaya başlar.
İşte bu nedenle, ATR indikatörü nedir sorusunun cevabını yalnızca teorik düzeyde bilmek yetmez. ATR’yi stop yerleştirme sisteminin merkezine yerleştirerek volatiliteyi kurallara bağlayan mekanik bir çerçeve oluşturmak gerekir. Örneğin, volatilitesi yüksek bir enstrümanda 1 ATR mesafesi bile ciddi bir fiyat alanı tanıyabilirken daha sakin piyasalarda 1,5 veya 2 ATR mesafesi gerekebilir.
Burada kullanılan “çarpan” kavramı, stratejinin doğasına göre değişir. Kısa vadeli, sık işlem yapan bir sistemde daha düşük ATR çarpanları tercih edilirken orta–uzun vadeli trend takip stratejilerinde daha geniş stop mesafeleri sistemin nefes almasını sağlayabilir. Önemli olan, bu çarpanları rastgele değil, belirli bir mantık ve tercihe göre mümkünse geçmiş veriler üzerinde test ederek seçmektir.
ATR’ye Dayalı Stop Yerleştirmeye Mekanik Bir Çerçeve
ATR tabanlı stop yerleştirme yaklaşımında, temel fikir oldukça nettir: giriş fiyatı ile stop seviyesi arasındaki mesafe, güncel ATR değerinin belirli bir katına eşit olmalıdır. Böylece, stop mesafesi her zaman enstrümanın mevcut volatilite düzeyine uyumlu olur.
Temel formül
Uzun (long- alış) bir pozisyon için basit bir örnek üzerinden ilerleyelim:
- Giriş fiyatı: 1,2000
- Güncel ATR: 0,0080 (80 pip)
- Seçilen çarpan: 1,5
Bu durumda stop mesafesi 1,5 × 0,0080 = 0,0120 (120 pip) olacaktır. Dolayısıyla, stop seviyesi 1,1880 civarında konumlanır. Burada amaç, fiyatın doğal dalgalanmasına belirli bir alan tanımaktır. Aynı mantık, kısa (short-satış) pozisyonlar için de geçerlidir; tek fark, stop seviyesinin girişin üzerinde konumlanmasıdır.
Bu tür mekanik bir model, duygusal kararları büyük ölçüde devre dışı bırakır. Elbette hiçbir sistem “mükemmel” değildir; ancak en azından, her pozisyon için aynı mantıkla hareket ettiğiniz için tutarlılık sağlanır. Bir pozisyonda 30 pip, diğerinde 300 pip stop kullanmak yerine, her pozisyonun riskini volatiliteye göre normalize etmiş olursunuz.
Önce test, sonra uygulama
Bu tür mekanik modelleri doğrudan gerçek hesapta uygulamaya geçmeden önce, mutlaka kontrollü bir ortamda denemek gerekir. Örneğin, ATR tabanlı stop stratejilerinizi önce demo hesapta test etmeyi unutmayın ifadesi, yalnızca teorik bir öneri değil, pratikte son derece kritik bir adımdır.
Burada, TIO Markets gibi güvenilir bir aracı kurumun demo altyapısını kullanarak belirlediğiniz ATR periyodu ve çarpan kombinasyonlarını farklı piyasa koşullarında nasıl davrandığına bakabilirsiniz. Gerçek para riske atmadan hem sistemin mantığına alışır hem de volatilite rejimi değiştikçe stop mesafelerinin nasıl uyum sağladığını gözlemleme imkânı bulursunuz.
Bu süreçte, yalnızca kazanç–kayıp rakamlarına odaklanmak yerine, örneğin art arda kaç kez stop verdiğiniz, stop sonrası fiyatın nasıl davrandığı, R/R oranınızın nasıl şekillendiği gibi metrikleri de takip etmeniz, modelin güçlü ve zayıf yönlerini çok daha net görmenizi sağlar.
ATR, Volatilite Rejimleri ve Ek Kaynaklardan Yararlanma
ATR tek başına güçlü bir gösterge olsa da volatiliteyi anlamak için yalnızca tek bir kaynağa bağlı kalmak zorunda değilsiniz. Özellikle piyasa rejimlerinin değiştiği, haber akışının yoğunlaştığı dönemlerde, farklı bakış açılarını bir arada kullanmak son derece faydalı olabilir.
Volatilitenin ne anlama geldiğini daha geniş bir çerçeveden görmek için, “Forex’te volatilite nedir?” rehberini inceleyin önerisi yerinde olacaktır. Böyle bir içerik, ATR’nin ölçtüğü oynaklığı, makroekonomik veriler, haber akışı ve likidite koşulları ile birlikte yorumlamanıza yardımcı olur.
ATR yükseldiğinde, her zaman “daha riskli bir dönem” yaşandığı söylenemez; kimi zaman trendin güçlendiğini de gösterebilir. Tam tersine, ATR’nin uzun süre düşük seviyelerde kaldığı dönemler, yaklaşan sert kırılmaların habercisi olabilir. Bu nedenle, volatiliteyi sadece tek bir rakam üzerinden değil, piyasanın genel hikâyesi içerisinde değerlendirmek gerekir.
ATR Tabanlı İz Süren Stop (Trailing Stop) ile Trendleri Takip Etmek
Klasik zararı durdur (stop-loss) emri, pozisyon açılırken bir kez belirlenir ve çoğu zaman değiştirilmez. Oysa piyasa canlı bir organizma gibidir; volatilite artar, azalır, trend güçlenir ya da zayıflar. Bu nedenle, stop seviyesini de tamamen sabit bırakmak yerine bazı durumlarda fiyat ilerledikçe kademeli olarak güncellemek daha mantıklı olabilir.
İz süren stop mantığı basit görünse de uygulamada pek çok ayrıntı içerir. ATR bazlı bir yaklaşımda, fiyat yeni bir zirveye (uzun pozisyonlarda) ulaştığında, stop seviyesi de güncel ATR değeriyle yeniden hesaplanır ve mümkünse sadece yukarı yönlü (veya kısa pozisyon için sadece aşağı yönlü) ayarlama yapılır. Böylece hem kârı korumaya hem de trend devam ettiği sürece pozisyonda kalmaya çalışırsınız.
Burada, ATR indikatörü sayesinde her yeni bar oluştuğunda güncellenen volatilite profilini kullanarak “Stop’u ne kadar yaklaştırmalıyım?” sorusuna mekanik bir yanıt üretirsiniz. Volatilite yükseldiğinde, ATR değeri büyür; bu durumda iz süren stop ile fiyat arasındaki mesafe de otomatik olarak genişleme eğilimindedir. Tersi durumunda, sıkışan piyasalarda ATR düşer ve stop seviyesi fiyata daha fazla yaklaşarak kârın bir kısmını kilitlemeye yardımcı olur.
Bu noktada, küçük bir uyarı yapmak gerekir. Ne kadar mekanik olursa olsun, ATR tabanlı iz süren stop da hatalardan muaf değildir. Çarpan çok düşük ayarlandığında, en ufak düzeltmelerde dahi pozisyon kapanabilir. Çok yüksek ayarlandığında ise, elde edilen kârın büyük bir kısmı geri verilebilir. Dolayısıyla, ATR periyodu ve çarpan kombinasyonları mutlaka geçmiş veriler üzerinde test edilmeli, gerekirse farklı piyasa koşullarında yeniden gözden geçirilmelidir.
Bu test sürecinde, ATR indikatör eğrisinin trendle birlikte nasıl hareket ettiğini, hangi dönemlerde stop’un fazla sıkı veya fazla gevşek kaldığını ayrı ayrı not etmek daha sonra yapılacak optimizasyon çalışmalarında size önemli bir rehber sunar.
Risk/Ödül Oranı, Pozisyon Büyüklüğü ve Ücretlerin Hesaba Katılması
ATR tabanlı stop sistemi kurarken, sadece teknik göstergeye bakmak yeterli değildir. Stop mesafesi doğrudan risk miktarını belirlediği için, pozisyon büyüklüğünü de aynı çerçevede ele almak gerekir. Örneğin, sermayenin her işlemde en fazla %1’ini riske atmak gibi bir kuralınız varsa, stop mesafesi arttıkça lot büyüklüğünü küçültmeniz, azaldıkça da makul sınırlar dahilinde artırmanız gerekir.
Burada, ATR indikatör hesaplama mantığının pratik bir yansımasını görürsünüz. ATR değeri, mesafeyi; bu mesafe, pozisyon büyüklüğünü; pozisyon büyüklüğü ise toplam riskinizi şekillendirir. Bu zincirin herhangi bir halkasını ihmal etmek, sisteminizi teoride iyi görünse de pratikte dengesiz hâle getirebilir.
Öte yandan, iş yalnızca stop mesafesi ve pozisyon büyüklüğü ile bitmez. İşlem maliyetleri de toplam performans üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Spread, komisyon, swap gibi kalemler özellikle kısa vadeli stratejilerde ciddi fark yaratabilir. Bu nedenle, Pozisyon boyutunuzu ve ATR stop mesafenizi yatırım ücretleriyle birlikte planlayın yaklaşımı, risk yönetimiyle maliyet bilincini aynı çatı altında toplar.
Örneğin, TIO Markets’in yatırım ücretleri sayfasını incelerken, sık işlem yapan bir yatırımcı olarak spread ve komisyon yapısının, ATR bazlı bir sistemle birlikte nasıl bir toplam maliyet profili oluşturduğunu görebilirsiniz. Bazı enstrümanlarda ATR yüksek, ancak spread görece düşüktür; bazılarında ise tersi geçerlidir. Bu dengeyi gözeterek tercih yapmak sadece teknik açıdan değil, finansal açıdan da daha verimli bir portföy yönetimi sağlar.
Risk/ödül oranı (R/R) açısından bakıldığında ise, ATR tabanlı stop mesafesini genellikle 1R olarak kabul etmek pratik bir çözümdür. Örneğin, stop mesafesini 1 ATR olarak belirlemişseniz, hedef mesafenizi 2 veya 3 ATR olarak tanımlayabilirsiniz. Böylece, sisteminizin beklenen değeri (expectancy) üzerinde daha bilinçli hesaplar yapmanız mümkün hâle gelir. Elbette bu oranların ideal seviyesi, stratejinizin doğası ve geçmiş performans analizlerinizle yakından ilişkilidir.
Zararı Durdur (Stop Loss) ve Kârı Al (Take Profit) Emirleriyle Bütünleşik Kullanım
ATR bazlı stop sistemi kurarken Zararı Durdur (Stop Loss) ve Kârı Al (Take Profit) emirlerini de aynı çerçeve içinde ele almak gerekir. Stop seviyesini ATR ile belirleyip hedefi tamamen sezgisel şekilde seçmek sistemin mekanik yapısını zayıflatır.
Daha tutarlı bir yaklaşım hem stop hem de hedef seviyelerini ATR çarpanlarıyla tanımlamaktır. Örneğin, 1,5 ATR stop ve 3 ATR hedef kullandığınızda, teorik olarak 1’e 2’lik bir R/R oranı elde etmeyi amaçlarsınız. Bu ilişkiler üzerinde çalışırken, Zararı Durdur ve Kârı Al emirlerinin pratik kullanımına dair detayları hatırlamak da önemlidir. Bu nedenle, “Forex işlemlerinde Zararı Durdur ve Kârı Al nasıl kullanılır?” yazısına da göz atın önerisi yerinde olacaktır.
Bu tür kaynaklar, emir tiplerinin sadece teknik yönünü değil, aynı zamanda psikolojik etkilerini de ele aldığı için ATR tabanlı stop yapınızı daha sağlam bir zemine oturtmanıza katkı sağlayabilir. Örneğin, fiyat hedefe çok yaklaşmasına rağmen emir tetiklenmeden geri döndüğünde yaşanan hayal kırıklığı, birçok yatırımcıyı sistemi sonradan değiştirmeye iter. Oysa baştan belirlenmiş mekanik kurallarınız varsa, bu tür duygusal dalgalanma sisteminize daha az zarar verir.
Bu noktada ATR indikatörü nedir sorusuna tekrar dönersek, aslında tek başına bir “kâr ettiren araç” olmaktan ziyade, risk çerçevesi çizen bir ölçü olduğunu hatırlamak gerekir. ATR, stop ve hedef emirlerinin nereye yerleştirileceğini söylemekten çok ne kadar alan tanınması gerektiği konusunda yol gösterir.
Uygulamada Karşılaşılan Tipik Hatalar ve Sınırlamalar
Her teknik araç gibi ATR’nin de sınırları vardır. Bunları bilmek, göstergenin sunduğu bilgiyi daha sağlıklı yorumlamanızı sağlar.
Birinci hata, ATR’yi sabit bir değer gibi görmektir. Oysa piyasalar dinamik olduğu için volatilite profili de zaman içinde değişir. Bir dönem için uygun olan ATR periyodu ve çarpanı, başka bir dönemde ya da farklı bir enstrümanda aynı sonucu vermeyebilir. Bu nedenle, sisteminizi belirli aralıklarla gözden geçirmeniz, gerekirse parametreleri yeniden test etmeniz gerekir.
İkinci hata, ATR nasıl hesaplanır sorusunun matematiksel kısmına fazlaca takılıp pratik yorum kısmını ihmal etmektir. Formülü bilmek elbette önemlidir; ancak asıl kritik olan, ATR yükseldiğinde ve düştüğünde bunun sisteminiz üzerindeki etkisini sezgisel olarak da kavrayabilmektir. Örneğin, olağanüstü haber akışlarının yaşandığı bir gün, ATR değeri bir anda sıçrayabilir. Böyle dönemlerde, stop mesafenizi körü körüne aynı çarpanla genişletmek yerine belki de o gün için risk seviyenizi azaltmayı düşünmeniz daha sağlıklı olabilir.
Üçüncü hata ise, borsa ve forex gibi farklı piyasalarda ATR’yi aynı şekilde yorumlamaktır. Hisse senetlerinde açılış–kapanış arasındaki gap’ler daha sık görülürken bazı döviz çiftlerinde likidite koşulları farklı bir volatilite yapısı doğurabilir. Bu yüzden, “Borsa ATR Nedir?” sorusunun cevabını, hisse bazında da ayrıca ele almak gerekir. Aynı göstergeyi kullansanız da davranış biçimi enstrümandan enstrümana değişebilir.
Son olarak, bazı yatırımcılar tüm kararlarını tek bir indikatöre bağlama eğilimindedir. ATR güçlü bir araçtır; ancak trend yapısı, temel veriler, genel piyasa havası gibi faktörleri bütünüyle dışarıda bırakarak yalnızca ATR’ye bakmak, resmin önemli bir kısmını kaçırmanıza neden olabilir.
Sonuç: ATR İndikatörü Nedir ve Stratejik Önemi Nerededir?
Geldiğimiz noktada, belki de başlangıçtaki soruyu daha net cevaplayabiliriz: ATR indikatörü nedir? Kısaca özetlemek gerekirse, ATR; fiyatın belirli bir dönemde ne kadar dalgalandığını ölçen, yönsüz ama risk yönetimi açısından son derece değerli bir volatilite göstergesidir.
Bu göstergeyi yalnızca grafiğin altında dalgalanan bir çizgi olarak görmek yerine, zararı durdur seviyeleri, pozisyon büyüklüğü, risk/ödül oranı ve hatta işlem maliyetleriyle birlikte ele aldığınızda, elinizde son derece tutarlı bir çerçeve oluşur. Volatilite arttığında sisteme daha fazla nefes alanı tanıyabilir, azaldığında ise riskinizi sıkılaştırabilirsiniz.
ATR’ye dayalı mekanik stop yerleştirme yaklaşımı, her işlemi kazançlı hâle getirmeyi vaat etmez. Ancak şunu sağlar: zaman içinde, benzer koşullarda benzer kararlar alırsınız. Bu tutarlılık da uzun vadeli performansın belki de en önemli bileşenidir.
Sonuç olarak ister yeni başlayan ister tecrübeli bir yatırımcı olun, ATR indikatör ve türevlerini sadece teorik bilgi olarak değil, pratik risk yönetiminin merkezine yerleştirilmiş araçlar olarak düşünmekte fayda vardır. Sistemlerinizi önce güvenli bir ortamda test ederek, ardından gerçek piyasaya uyarladığınızda volatilitenin rastgele görünen hareketlerini daha anlamlı ve yönetilebilir bir çerçeveye oturtabilirsiniz.

Risk feragatnamesi: CFD'ler karmaşık enstrümanlar olup, kaldıraçtan dolayı hızla para kaybedilmesi gibi yüksek seviyede risk söz konusudur. CFD'lerin işleyişini ve para kaybetme riskini alma hususunu anlayıp anlamadığınızı gözden geçirmelisiniz. Kesinlikle kaybetmeyi göze alamadığınızdan fazla para yatırmayın. Profesyonel müşterilerin karşı karşıya kaldığı kayıplar, yatırılan parayı aşabilir. Lütfen risk uyarısı politikamızı okuyun ve tam olarak anlamadığınız hususlar varsa, bağımsız profesyonel tavsiye alın. Bu bilgiler, ABD ve OFAC (Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi) dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla, belirli ülkelerde/bölgelerde ikâmet edenlere gönderilmek veya bu kişilerce kullanıma yönelik değildir ve bu amaç doğrultusunda hazırlanmamıştır. Şirket, yukarıda belirtilen ülke listesini kendi takdirine bağlı olarak değiştirme hakkını saklı tutar.
Join us on social media

Ahmet Demir, mühendislik geçmişini küresel piyasalara ve yatırıma olan derin ilgisiyle birleştiriyor. Problem çözme ve veri analiziyle olan ilgisi, onu ticaret dünyasını keşfetmeye doğal olarak yönlendirdi ve burada son beş yılını pratik stratejiler ve içgörüler geliştirerek geçirdi. Yazıları aracılığıyla, Ahmet karmaşık finansal fikirleri açık ve uygulanabilir bilgilere dönüştürmeyi amaçlıyor. Misyonu, diğerlerini ticarete güvenle ve bilinçli bir zihniyetle yaklaşmaya ilham vermektir.
Related Posts





